kıymetli okuyucu, böyle sanal günlük yazmak biraz deli işi. kim yazar, kim yazmaz bilemezsin. hele kim okur, kim okumaz hiç bilemezsin. mesela, az önce şu kompüterin başına geçtiğimde, bizim yeğen dedi ki "dayı senin mailin de mi var?" bak şimdi şu densize.var efendim meyilim, dereye doğru, tövbe estağfurullah.sonra da diyorlar ki "çok ilaç tüketiyoruz." hafazanallah böyle yeğenler oldukça, en azından tansiyon hapı satışlarının artacağı garanti.sanırsınız pfizer'in gönüllü ajanı kerata...
neyse, sinirlendim yine bak...
bana sorarsanız bu yeni nesil fazlaca küstah azizizim, sanıyorlar ki, teknoloji bir tek bunların yaş gruplarına ait bir hadisedir.bunlara kalsa biz hala flaş bellek görsek mertek sanırız.sen portakala gübreyken biz komodor kompütürlerle neler yapıyorduk efendi!!!
her neyse, zaman zaman gece uyuyamadığımda - fatma hanım yine kahvenin ayarını kaçırıp gözbebeklerimi patlattığı zamanlarda yani- bu sanal günlükleri geziyorum.pek keyifli şeylerle karşılaştığım gibi, pek vasat ve hatta beyin hücrelerine zararlı şeylerle de karşılaşmıyor değilim. be kadın banane senin yenilebilir iç çamaşırı koleksiyonundan değil mi ama? hayır gıda tüzüğüne uygun mudur, efendime söyleyeyim son kullanım tarihi geçmiş midir bunları yazmıyorsun.kimbilir kaç adamcağızın canına kastettin bu şeylerle onu hiç bilemiyoruz.uğur dündar bu kadının evini kameralarla bassa yeridir yani...
neyse efendim, uzatmayayım, bir gece yarısı yine sanal alemi seyreylerken "barton fink" müstearıyla yazan bir gence rast geldim.genç dediysem, bize göre genç tabii...müstearı peni alakadar etti, efendim, çünkü coen biraderlerin pek sevdiğim bir filminin kahramanıydı.bu merak hissiyatıyla, bir bakayım dedim.vallahi okudukça hem asabım bozuldu, hem de sinirlendim. yahu üstad münir nurettin'in en ağır şarkılarında bile daha az hüzün vardır! fakat bir yazıda farkettim ki, bu bartonfink, benim pek eski dostum ismail hakkı'nın oğlu.ne yalan söyleyeyim, kıymetli pederiyle ilgili yazdığı yazıda gözlerim nemlenmedi değil. hapiste beraber yattığım aziz dostumla geçirdiğimiz günler geldi aklıma.hey gidi gençlik! dünyayı değiştirecektik be ismail hakkı...
filhakika bu gencimizin hissiyat dünyasının pek hassas olduğunu gördüm görmesine de, kızdım da kendisine.yahu bunun pederi kadar hayatın tadını çıkaran adam tanımadım, keza validesi de pek neşeli, fıkır fıkır bir hanımdır.bu böyle nasıl olmuş, pek akıl sır erdiremedim. ama nihayetinde madem benim aziz dostumun hatırası ve mirasıdır; ona büyüğü olarak yol göstermek bu fakirin de hem hakkı hem vazifesidir. velhasıl, madem kelimelerle anlatıyor bu genç meramını; ben de kelimelerle yapayım vazifemi dedim.
bundan mütevellit ruhi fakir de yazacak, yazarak vazifesini yapacak. çünkü barton evladımın da günlüğünün başında yazdığı üzere "söz uçar, yazı kalır." bu bizim çocuğun kafasında ancak yazarak kalıyor herhalde. o zman, madem mektebi de seviyorsun kıymetli oğlum barton, ruhi amca'nın ilk dersi bir sual olacak sana:
ah benim güzel oğlum, sana gül bahçesi vadeden mi oldu?"...
bak şimdi vaktin nasıl geçtiğini anlamıyor insan yazarken.vakt-i kerahat gelmiş, güneş rakı burcuna girmiş.fatma hanıım!!! rakımı koydun mu, hah güzel, biraz da topikle çiroz oldu mu tamamdır.
aziz okuyucu, kimsin neredesin bilmiyorum. ama hissiyatımı paylaştığın için teşekkür etmek de boynumun borcu.
ama şimdi ruhi kulunuz yeni rakı'ya ve müzeyyen senar'a borcunu ödeyecek...
17 yorum:
hoşgeldiniz..sefalar getirdiniz.....sizin yazılarınızı zevk ile okuyacağıma inanıyorum...sağolsun bartonfink sizi bize kazandırdı...sevgilerimle...:))))
ah benim güzel evladım...pek incesiniz, pek naziksiniz.
bu ihtiyarı da böyle küçük şeyler mutlu ediyor işte...pek güzel bir kalbiniz olduğunu hissettim. o vakit, ruhi amcanız sizi güzel kalbinizden öpüyor.
sağlıcakla kalın...
ruh bey "güzel kalbimizden öpmüş", bu pek de tanıdık bir ifade :)
sevgili paige marshall. başka kim kullanıyor bilmiyorum. bu ifade pek değerli bir ifadedir.en hakiki dostlarım ve bu fakirin gönlünde yer etmiş pek aziz bir hanımefendi için kullanılır sadece...
julyas hanımefendi için kullandım,"hissi kalb-el vuku" olsa gerek...
Merhaba,
Hoşgeldiniz..
Takip ediyor olacağım.. Sevgiler..
pek kıymetli ıraz kızım.meğerse bu alem, pek başka bir alemmiş.şaştım kaldım bu işe, bakın sizin gibi pırıl pırıl gençleri de tanıma şansım oluyor.
nezaketiniz için teşekkür ederim ıraz kızım...
Ruhi Bey,
Hoşgeldiniz aramıza..görünüş o ki keyifle okuyacağız sizi..
canım kızım tanya.ben sizi gıyaben zaten fevkalade tanıyorum desem yeridir.bu bizim barton'un sahifesinden gördüm.aman ne hoş şeyler, hayata ne kadar çok ve güzel çeşniler katmışsınız.maşallaah ne kadar da keyifli bir insansınız.eşiniz beyefendi ile aynı yerlerde büyümüşüz bakın.tabii bizim gençlğimizde onlar kısa pantalonla geziyordu.
farkettim ki bu bizim barton keratasıyla dostluğunuz pek eski, pek samimi.bir de ece kızımız var sanırım bizim keratanın kadim dostu.
yavrucuğum, görüyorum ki bu çocuğun sizler gibi, pek asil, pek eski dostlukları var.ama yahu tanya kızım, bunun böyle 19. asır fransız şairleri gibi dolaşmasının sebeb-i hikmeti nedir, anlamadım.hiç mi sizlerden feyz almıyor.biraz hayatın tadını çıkarmıyor.canım kızım benim ruhi amcanız olarak sizden istirhamım arada bunu silkeleyip, kendine getiriniz.
nazik notunuz için de ayrıca teşekkür ederim.eşiniz beyefendiye de saygılarımı iletin lütfen...
Saygıdeğer yazıcı,
Okuyucuya az çok yüklenerek sorduğunuz Kimiz?Neredeyiz?konusu epey derin bir konu.Cevap,Mevlana'dan da verilebilir,Aristo'dan da aslında ama dedim ya çok derin yahu!Eğer bilenlerden iseniz, bir rica bize de bahsediniz ki; sizi okuma ve anlama zevkimiz bir kez daha pekişsin..Şimdilik,saygılarımızla huzurunuzdan ayrılmak ister,
vakt-i kerahati bol günler dileriz :)
Ela
sevgili ela kızım.evvela şunu ifade etmek isterim ki, bu "blog" denilen hadise hakikaten de hayrete şayanmış.bakınız, kendi halinde bir ihtiyarın sözlerine de, böyle sizin gibi genç dimağlar da alaka gösterebiliyormuş.ne yalan söyleyeyim, ömrüm artık sonbahardan kışa doğru geçerken, ne mutlu ki bunu da gördüm.demek ki hala söyleyecek sözüm varmış...
ela kızım, notunuz pek nazik olmakla beraber, "acaba kendimi ifade edemedim mi?" sualini kendime sormadım değil.lütuf buyurmuş, nacizane fikirlerimi okumuşsunuz.asla ve kat'a okuyucuya "biz kimiz?" , "neredeyiz" suallerinin cevaplarını vermeye ehliyetli değilim.bırakınız bu suallerin yanıtlarını vermeyi, bu sualleri sormaya dahi ehliyetim olduğunu zannetmem.bununla beraber, takdir edeceğiniz üzere hayat içinde edindiğim tecrübeleri paylaşmak arzusundayım.ama, esas itibariyle yazdıklarımdan da anlaşılacağı üzere; bir vazifedir bu. bana miras kalmış bir insanı, belki de haddimi aşarak ama yine de bu hakkı kendimde görerek tecrübelerimden faydalandırma; daha doğrusu yaptığım hataların aynılarını yapacağını bilsem de; hiç değilse az hasarla atlatmasını sağlama vazifesidir benimkisi...emin olunuz ki "bone fide" bir gayrettir ama kesinlikle alçakgönüllü bir gayrettir.aziz dostumun bana emanet oğluna bir tek şeyi öğretmek isterdim yalnız:kendisine gül(ebil)mesini...
bir de vakt-i kerahati bol günler dilemişsiniz ama, aman fatma hanım duymasın. üçüncü kadehten sonrası için uzun münakaşalar etmek zorunda kalıyorum!
velhasıl, size tekrar tekrar teşekkür ederim ela kızım, kalın sağlıcakla...
Sizden tam beklediğim gibi bir cevap aldığım için mutluyum ve yazdıklarınızı,hayata dair paylaşacaklarınızı büyük bir keyifle takip edeceğim.Haklısınız bu "blog" denilen hadise gerçekten şaşırtıcı.Ama hayat ta böyle değil midir zaten ! :)
Ve eğer yol ise aynı zamanda Hayat; sizinle şu patikada karşılaşmak hoş oldu bilmenizi isterim.
Bu arada,
Vakt-i kerahat dileğim her zaman geçerli ve siz de kalın sağlıcakla dilerim :)
Ela
vallahi ela kızım, ne yalan söyleyeyim, pek mahçup ettiniz beni ince sözlerinizle.melali anlayanlar da varmış demek ki...
tekrar teşekkürlerimi kabul buyurun lütfen.
Muhterem Ruhi bey, Mirim,
vallahül azim ve billahilkerim, meşretmiş bulunduğunuz levha-i şirine şayanı takdire pek müstehaktır.
Bilhassa lisanınızı gayet münasip bulduğumu acizane fikrinize arz ederim, zira mevcut bilcümle blog namı ile maruf risaliyunda lisan gayrı edebi ve hatta affınız mağruren blia edep olup gönlü ah-ü zar içinde bırakmaktadır.
Fekat, yaşça küçüğüm olmanız hasebiyle, lisani ali-i osmani ye bilfarz bu reddede hakim olmanız fakiri mes'ut ve bahtiyar etmiştir.
Badehu, cerideyi alizi kıraattan mahsusen zevk alacağım aziz kardeşim.
Münhasıran arzedeyim ki atiniz pek ferah ve şemsidir.
Zülcelal hazretleri kalemi şerifin mürekkebini daim ve dahi, ruz-i mahşerde, hoş fikriyatınız ile anılmayı nasibi müesser eylesin.
Harbiye nezaretinden tekaüt müşir Ali.
Hamiş, Hüda'dan Bartonfink müstearını kullanmakta olan evladımıza da akıl ve fikir ihsan eylesin.... Amiiin
pek sayın ali beyefendi hazretleri.mektubatınız beni ziyadesiyle bahtiyar etti.kelimeleriniz ne kadar medeni-i bittab olduğunuza delalet etmekle kalmıyor; şu fakire de neşat bahşediyor.
pek kıymetli ali beyefendiğim.sizin latif sözleriniz karşısında inanınız söyleyecek kelime bulamıyorum.bulduklarım ise kifayetsiz kalıyor.sizin bercestenize mukabil, bu fakirin cümleleri ne kadar da menkus...inanın hissiyatımı ifade edememenin elemi içerisindeyim şu an.
hasılı, nazik mektubatınız için tekrar tekrar şükranlarımı kabul buyurunuz lütfen.enhakiki hürmet hislerimle,
ruhi
hamiş:biz de sizin gibi barton evladımıza akıl fikir ihsan eylemesini dilemekteyiz mevladan, meğer ki olmayacak duaya amin demiş olmayalım.
yuzumde kocaman gulumseme ile yatagima doneyim..su blog dunyasi hakikaten ilginc,biranda insanin modunu degistiriveriyor
vakit:sabah 6
mekan:toronto
mevsim:kis
zerrin hanımcığım o kadar bahtiyar ettiniz ki beni.yüzünüzde küçücük bir tebessüme sebebiyet verdiysem ne mutlu bendenize...
en derin hürmetlerimle.
Ben anlamakta gucluk cekiyorum en kisa zamanda Japonya`ya osmanlica sozluk yollamanizi istiyorum.
Raki gunes burcunda olunca bir de can raki cekti :(
Yorum Gönder